18 Aralık 2009 Cuma

GENÇ YETENEKLER, KAĞITTAN HAYALLER




















TMMOB İçmimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin, “Kes, Katla, Yırt, Yapıştır” adıyla düzenlediği WorkShop etkinliği 5- 6 Aralık 2009 tarihleri arasında Yapı Endüstri Merkezi’nde gerçekleşti. Proje koordinatörlüğü’nü Cenk ÇAKIL’ın üstlendiği WorkShop MOSDER, OLMUKSA International Paper – Sabancı Ambalaj Sanayi ve Tic. A. Ş. Sponsorluğu’nda ve YEM Yapı Endüstri Merkezi desteğiyle hayata geçti.


İstanbul’daki içmimarlık eğitimi veren 11 üniversitenin davetliği olduğu, bir ekip lideri öğretim görevlisi ve iki öğrenciden oluşan takımlar verilen konu başlığı altında, oluklu mukavvalardan, ip, tel gibi malzemeleri kullanarak bir oturma elemanı tasarlamaları istendi. Tasarlanacak oturma elemanının ikinci bir fonksiyonunun olmasının yanında, çoğalabilir, fonksiyonel, taşınabilir, üretilebilir olma zorunluluğunu değerlendirme kriterleri olarak belirleyen seçici kurul, WorkShop katılımcıları ile zorlu ama keyifli 2 gün geçirdi.
Seçici kurulunda, Adil ÖNGEL, Jülide ARSLAN, Cenk ÇAKIL, Varol ÖNCEL, Sevil VERGİLİ gibi isimlerin olduğu seçici kurul Work Shop, sonunda Arş.Gör. Mergül SARAF, Cem ERMAN ve Serkan YILMAZKAYA’dan oluşan Okan Üniversitesi ekibi tasarladıkları mobilya ile 1.lik ödülüne, Öğr.Gör.Tonguç Tokol, Serdar Şengüler ve Sayat Tulumciyan’dan oluşan Marmara Üniversitesi Ekibi 2.lik ödülüne., Araş. Gor. Ege KIN , Celal Sarıoglu ve Mehtap Corbacı’dan oluşan Beykent Üniversitesi Ekibi gerçekleştirdikleri tasarımlarıyla 3.lük ödülüne layık gördüler.

Katılımcı Üniversiteler:
Mimar Sinan Güzel sanatlar Üniversitesi
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi
Beykent Üniversitesi
İstanbul Teknik Üniversitesi
Maltepe Üniversitesi
Bahçeşehir Üniversitesi
Okan Üniversitesi
Kültür Üniversitesi
Doğuş Üniversitesi
Yeditepe Üniversitesi
İstanbul Ticaret Üniversitesi






























13 Temmuz 2009 Pazartesi

İçmimarlık ciddi bir iştir, zevk için yapılmaz






12 Temmuz 09

Röportaj: Zeynep MENGİ
Hürriyet Gazetesi / IK

İÇMİMARLIK CİDDİ BİR MESLEKTİR, ZEVK İÇİN YAPILMAZ…



1- İçmimarlık bölümüne girmek için lisede hangi bölüm tercih edilmeli?


Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı güzel sanatlar liseleri ve son yıllarda açılan, bu meslek dalına hazırlayan orta öğretim kurumları bulunuyor. Ancak bu okullardan mezun olan ve üniversitelerin içmimarlık bölümlerini kazanan öğrencilerin beklenenin aksine yetersiz olduğu görülüyor. Bu son derece kaygı verici, demek ki eğitim programlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor…

2- Hangi okullar yetenek sınavı hangi okullar ÖSS puanıyla öğrenci alıyor?

Bilkent Üni., Hacettepe Üni., İTÜ, İzmir Ekonomi Üni., Karadeniz Teknik Üni., Kocaeli Üni. ÖSS puanı ile öğrenci almaktadır. Diğer Üniversiteler Yetenek sınavı ile öğrenci almaktadır. Bu arada yetenek sınavı ile öğrenci alan bölümler diğer üniversitelere göre daha avantajlı bir konumda yer almaktadır. Çünkü hem genel kültür hem de el-göz-beyin koordinasyonunu sağlamış ve 3B algısı olan öğrenci adaylarını seçme olanağına sahiptirler. Bu özellikler Temel Tasarım alanında eğitim vermekte olan bölümler için gerekli olan özelliklerdendir.


3- Kaç okulda içmimarlık bölümü var?

2008 yılının ÖSYM kataloğuna göre 28 üniversitede eğitim verilmektedir. Bu okullara Kıbrıs’ta eğitim vermekte olan içmimarlık bölümleri dahil değildir.

4- Yılda yaklaşık kaç öğrenci üniversitelerin içmimarlık bölümüne giriyor?

Üniversitelerimizin içmimarlık bölümlerine her yıl ortalama 2.000 öğrenci giriyor. Bu öğrencilerin üniversiteler için yapılan son düzenlemeler ve aflarla birlikte neredeyse tamamı mezun olacaktır.

5. Türkiye'de yaklaşık kaç tane iç mimar var acaba?

Türkiye'de tahminen 13.000 14.000 mezun içmimar bulunduğunu, aktif olanların sayısının yine yaklaşık 10.000 kadar olduğunu söyleyebilirim. 700- 800 öğrenci öğrenimine devam ediyor, sonraki dönemlerde mezuniyet alıyor, bölüm değiştiriyor, veya ayrılıyor. Ancak son yıllarda girenlerin neredeyse tamamına yakını mezun oluyor. Burada kontenjanların arttığını da düşünecek olursak, son derece sakıncalı bir durum tabi...

6- İçmimarlık bölümü yılda yaklaşık kaç öğrenci mezun ediyor? Mezunların ne kadarı iş bulabiliyor?

Bugün itibariyle yaklaşık 1100-1200 öğrenciye yakın mezun verilmektedir. Ancak YÖK’ün her yıl yaptığı düzenlemeler ile bölüm kontenjanları artmaktadır.

7- Sektörün eleman ihtiyacı nedir?

Sektörün her zaman tecrübeli elemana ihtiyacı var. Ancak bizde içmimarlık mesleği, yeterlilik, yetkinlik ve özellikle meslek etiği ve meslek ahlakı anlamında gereken koşulları tam olarak oluşturmuş değil. Bu, üniversiteden yeni mezun gençler için aslında bir tuzak, cazip gibi görünen iş olanaklarına ve tekliflere inanan gençler kendi işlerini yapmak istiyorlar. Sonuçları çoğu zaman hüsranla sonuçlanıyor. Benim önerim, öğrenciyken stajlarını muhakkak tamamlamaları ve mezun olduktan sonra en az 5 yıl birkaç değişik ofiste, önce proje / tasarım ekibinde, sonra şantiyede mesleki deneyim kazanmalarıdır. Çünkü içmimarlık mesleği deneme yanılma yoluyla öğrenilecek bir meslek dalı değildir. Yapılan yanlış uygulamalar mesleğin itibarını zedelemenin yanında zaman ve para kaybına neden oluyor. Bu nedenle bilinçli müşterilerin, iş verdikleri kişinin içmimarlık eğitimi alıp almadıklarını ve meslek odasına kayıtlı olup olmadıklarını sorgulamaları gerekmektedir.

8- Bir içmimar ortalama ne kadar maaş alır?

Yeni mezun bir içmimar 1000 tl ile 1.500 tl, tecrübeli bir içmimar ise 2.500 tl ile 15.000 tl arasında ücret alabilir. Ancak bu ücretleri, kişinin tecrübesi, donanımı, çalıştığı alan ve çalıştığı yer gibi etkenler değiştirebilir.

9- Nerelerde çalışabilirler?

İçmimarlar, özel mimarlık ve içmimarlık ofislerinde proje ekibinde veya şantiyede uygulamacı olarak, belediyelerin ilgili bölümlerinde teknik ya da kontrolör personel olarak çalışabilirler. Aynı zamanda yelpazesi çok geniş olduğu için içmimarlık ve dekorasyona yönelik, sektöre hizmet eden, donanım, malzeme sağlayan tüm alanlardaki firmaların içmimarlara ihtiyacı olmaktadır.

10- İş tanımları nedir? Neler yapabilirler/yaparlar?

İçmimar, isminden de anlaşılacağı üzere, içinde yaşanılan mekânı tasarlayan kişidir. Bu yüzden farklı disiplinlerdeki tüm mekânlar içmimarların çalışma alanıdır diyebiliriz. Ev, ofis, mağaza, restautrant, müze, oteller, son zamanlarda popüler hale gelen yat tasarımları, mobilyalar, aksesuar ve obje tasarımları günümüzde içmimarların ilgi alanlarından sadece birkaçıdır. Son yıllarda dikkat edilen bir başka konu ise; Özellikle, Amerika ve Avrupa’da kurumsal yapıdaki büyük ölçekli şirketlere verimlilik sağlayan danışmanlık şirketlerinin içmimarlık ofislerinden seçilmeleridir. Çünkü insanların çalışma alanlarında, ( ofis, fabrika, alış-veriş merkezi, v.s. ) doğru seçilmeyen, renk, mobilya, ışık ve havalandırma, ses gibi unsurlar nedeniyle oluşan işgücü kaybı, motivasyon eksikliği ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan zararlar milyarlarca dolarlara yaklaşmaktadır. Bu yüzden büyük ölçekli kurumsal şirketler bu mekânların doğru kişiler tarafından tasarlanmasına son derece dikkat etmektedir.

11- Çalışma şartları nelerdir?

İçmimarlık yapabilmenin ön şartı YÖK’e bağlı 4 yıllık içmimarlık eğitimi veren bir üniversitenin içmimarlık bölümünden mezun olmak ve İçmimarlar Odasına kayıtlı olmaktır. Özellikle içmimarların meslek odasına kayıtlı olmaları, içmimarlık mesleğinin birliği, itibarı ve hakları için son derece önemlidir. Meslek odasına kayıtlı olmayan bir içmimarın, içmimarlık yapması, meslekten men edilmesine yanında, müşterileri ile itilafa düştüklerinde de ciddi sıkıntılar yaşatmaktadır.

12- Nasıl bir eğitim alırlar? (Derslerin içerikleri, staj...)

İç mekân ve mobilya tasarımına yönelik teorik ve uygulamalı tasarım eğitimi verilmektedir. Kurumsallaşmış eğitimde atölye çalışmaları da yer almaktadır. Genel olarak kullanıcı-işlev-mekân ilişkisi kapsamında, mekân içindeki insan yaşamını kurgulamaya yönelik bir yaratıcılık eğitimini kapsamaktadır. Mekân içinde yaralan fiziksel yapı, renk, doku, tekstil gibi estetik değerler ile mobilyalar içmimarlığın temel yapısını oluşturmaktadır. Bu ve bunlarla ilgili her türlü detay eğitimin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak son yıllarda özellikle özel üniversitelerden mezun olan öğrencilerin çok yetersiz ve bilgisiz olduğunu görüyoruz, bu şikâyetleri genellikle sektördeki içmimarlık ve tasarım ofislerinden alıyoruz. Bunun en önemli sebebi yeni kurulan ve kurumsallaşmamış eğitim geleneğine sahip okullardaki, giriş sınavlarındaki öğrenci seçme kriterlerinin zayıflığı, eğitim programlarının eksiklikleri ve kadrolarında içmimar öğretim görevlisi bulunmaması gösterilebilir.

Bakın şunu açıkça belirtmek zorundayım, İçmimarlık, Mimarlık ve Mühendislik kadar ciddi bir iştir; sadece üniversite mezunu olsun, kızımız evde oturmasın, oğlumuz askerden yırtsın diye, özel üniversitelerin içmimarlık bölümüne hasbelkader giren ve hiç bir şey öğrenemeden mezun olanlar var…Bu yüzden özel üniversitelerin giriş sınavında koyulacak barajlar ve eğitim-öğretim programları kesinlikle gözden geçirilmelidir. Geçmiş dönemlere nazaran mezun olan öğrenci kalitesinde inanılmaz düşüşler görülmektedir.

13- Bu mesleğin artı ve eksi yanları nelerdir?

Artıları


a) İçmimarlık mesleği geleceği iyi olan ve her zaman ihtiyaç duyulacak bir meslektir.
b) Kişinin sosyal ve kültürel yaşamını farklılaştırır ve geliştirir.
c) Ekonomik olarak iyi gelir sağlayan bir meslek dalıdır.
d) Yaratıcı, farklı ve üretken olmayı sağlar.
e) Yorucudur ama zevklidir.

Eksileri

a) Profesyonelleşmenin zor olduğu bir meslektir.
b) Uzmanlaşmanın gerekli ama bir o kadar zor olduğu bir alandır.
c) Fiziksel ve zihinsel yorgunluk bir aradadır. Atölyeler, ofis ve şantiyeler arasında koşturur durursunuz.
d) Düz işçi ile de milyar dolar sahibi müşteri ile de aynı sakinlikte konuşabilmenizi ve anlaşabilmenizi gerektirir.

14- Bu bölümü seçmeyi düşünen öğrencilere tavsiyeleriniz?

İçmimarlık, her ne kadar üniversite eğitimi içinde veriliyor olsa da biraz el yeteneğini ve yaratıcı olmayı gerektiren bir meslek dalıdır. Bu yüzden seçmeyi düşünenlere bir kurs programına katılmayı veya özel ders almayı öneriyorum. Çünkü üniversitelerde içmimarlık öğrencisine temel mimarlık doktrini ve temel sanat eğitimi verilmeye çalışılıyorsa da, öğrenci için serbest el yeteneği şarttır ve bu profesyonel yaşam içinde bir avantajdır. Benim tavsiyem içmimarlık eğitimi almak isteyen adayların, öncelikle bu meslek dalı ile ilgili bilgi edinmeleri sonrasında, üniversitelerin eğitim programlarını inceleyerek ve tercihen içmimar öğretim görevlisi bulunan üniversitelerin içmimarlık bölümlerine yönelmeleri olacaktır.
Mezun olduktan sonra ise tercih ettikleri bir konuda uzmanlaşsınlar, bu ev, ofis, otel, v.s. olabilir. ,Çünkü bu özellikle önümüzdeki yıllarda daha çok konuşulacak olan akreditasyon konusu ile ilişkili.

15. Batıda içmimarın yaptığı birçok işi mimarlar da yapıyor ve iş sahasını kapatıyor. Türkiye'de sosyetikler ya da meşhurlar da diplomasız oldukları halde dekorasyon ve içmimarlık işine soyunuyorlar. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Bence mimar yapı yapan kişidir. Burada kastım, proje değildir, tabi projede çok önemlidir, ama mimar için kâğıt üzerinde kalan projeden ziyade ortaya çıkan yapı sayısı önemlidir. Mimarın değeri geçmişte olduğu gibi bugünde yaptığı yapı sayısı ile ölçülmektedir. Türkiye'de yapı yapan mimar sayısı, başkaca birçok sebepten dolayı son derece azdır, bu yüzden Türkiye'de mimarların % 80, genellikle ekonomik sebeplerden dolayı içmimarlık ve dekorasyon yapmaktadır. Burada mimarların ya da diplomasız kendince meşhur kişilerin içmimarlık yapmasını veya yapmaya çalışmasını, sektördeki iş olanaklarını azalttığını düşünmüyorum. Tam tersine yeterliliği, yetkinliği olanların ve yaptığı işin kalitesi ile farklılaşanların öne çıkacağını, kötülerin zamanla bir şekilde tasfiye olacağını düşünüyorum. Ayrıca T.M.M.O.B. İçmimarlar Odasının diplomasız olan veya diplomalı olup meslek odasına kaydını yaptırmayanlarla ilgili çalışmaları, takipleri ve bu konularla ilgili yargıya intikal eden davaları devam etmektedir.

16. İçmimarlık mesleği ve sektördeki geleceği…

Ülkemizin yaşadığı ekonomik kriz her ne boyutta olursa olsun tüm piyasaları derinden etkiledi. Bu etkilenmeden en çok nasibini alan sektör de tabii ki
İnşaat - yapı sektörü ve buna bağlı olarak içmimari ve dekorasyona yönelik alanlar oldu. Ancak en çabuk toparlanacak olanın da yine bu sektör olacağını çok rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü günümüzde teknoloji, ihtiyaçlar, kullanıcılar, moda, trend ve daha birçok etken farklı bir disiplin ve uzmanlık alanı olan içmimarlık mesleğinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Yılık yaklaşık 5 milyar dolarlık bir hacme ulaşan içmimarlık ve dekorasyon sektöründe, artık içmimarlar yemek yediğimiz sofra takımından, seyrettiğiniz televizyon markasına, koltuğunuzdan, bahçede kullanacağınız barbekünün seçimine kadar olan birçok kararı veriyor. Bu yüzden yaşanılan her türlü mekânın tasarımı ve dekorasyonu ile ilgili içmimara ihtiyaç duyulmakta ve bu günden güne artmaktadır… Ancak unutmamak gerekir ki, İçmimarlık – Dekorasyon - Tasarım alanlarındaki gelişmelerin ülkenin sosyal, kültürel ve özellikle ekonomik olarak zenginleşme süreciyle doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. Çünkü dekorasyon konusundaki ihtiyaçları ev ekonomisi düzeyinde kendi kendine yapılandıranların dışında, içmimarlık mesleği zevk için yapılmaz.‘ İçmimarlık parası olana yapılan iştir.’



Cenk ÇAKIL

21 Nisan 2009 Salı

BASINDAN HABERLER










İMOB FUARI MOBİLYA TASARIMI YARIŞMASI


Tasarımcıların ve tasarımı mobilya ürününe dönüştüren üreticilerin sektörce tescilini sağlamak hedefiyle 5 kategoride gerçekleştirilen yarışmaya 200’ye yakın firma katıldı. İMOB fuarı tasarım yarışması jüri üyeleri Yard. Doç Dr. Önder Turan, Prof. Dr. Yalçın Özel, Yard. Doç. Dr. Senem Onur, T.M.M.O.B. İçmimarlar Odası İstanbul Şubesi 2. Başkan'ı Cenk Çakıl ve Raşit Karaaslan tarafından değerlendirilen tasarımlardan 15’i ödüle layık bulundu. Oturma Grubu Kategorisi’nde ilk üçe İnegöl firmaları girdi. Bu kategoride birincilik ödülüne ‘Neo’ adlı ürünüyle Saloni Mobilya, ikincilik ödülüne ‘Acapulco’ adlı ürünüyle Çağlayan Koltuk, üçüncülük ödülüne ise ‘Dupont’ adı ürünüyle Vanessa firması layık görüldü. Saloni Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özbek ile Çağlayan Koltuk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haldun Çağlayan ödüllerini MOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazif Türkoğlu ve İstanbul Fuarcılık A.Ş Genel Müdür Yardımcısı Barış Can Erol’dan aldılar. Yatak Odası kategorisinde ise Çağlayan Mobilya ‘Eplison’ adlı ürünüyle birinci, ‘Gama’ adlı diğer bir tasarımla da üçüncü olarak büyük bir başarıya imza attı. Yemek Odası kategorisinde ise İnegöl firmalarından Nill’s, ‘Elegant’ adlı ürünüyle üçüncü oldu. Aksesuar kategorisinde ise ‘Gama’ adlı ürünüyle yine Çağlayan Mobilya ikinci oldu. İMOB Fuarı’na katılan çok sayıda ki yabancı heyet ve profesyonel alıcılar ödül yarışmasını dikkatlice takip etiler. Yarışmanın ardından ise ödüle layık görülen firmaların önemli iş bağlantıları yaptıkları öğrenildi.
KRİZE RAĞMEN % 20 BÜYÜYEN FUAR " IMOB 2009 "
Mobilya Dergisi 2009

ITF İstanbul Fuarcılık tarafından Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) desteğiyle bu yıl 5.'si düzenlenen IMOB’09 Mobilya Fuarı, 28 Ocak Çarfamba günü düzenlenen açılıf töreni ile start aldı. Vedat MÜFTÜOĞLU (İstanbul Vali Yardımcısı), Mehmet BÜYÜKEKfİ (Türkiye İhracatçılar Meclisi Bafkanı) , Davut DOĞAN (Türkiye Odalar Borsalar Birliği Mobilya Sektör Meclisi Bafkanı), Nazif TÜRKOĞLU( MOSDER – Mobilya Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı), Ceyda EREM (CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı) ve Barıf Can EROL’un (ITF İstanbul Fuarcılık A.Ş Genel Müdür Yardımcısı) katıldığı törende sektörün lider markalarının temsilcileri ve yabancı alım heyetleri de hazır bulundu. İstanbul Fuarcılık A.f. Genel Müdür Yardımcısı Barıf Can Erol, açılış konuşmasında 120 bin metre karelik alanda kurulan fuara, 300'ün üzerinde firmanın katıldığını belirtti. Erol, krize rağmen fuarın katılım açısından yüzde 20 büyüdüğünü, ziyaretçi anlamında da yüzde 10 artıf beklediğini ifade ederek, "Fuarı bu yıl önemli alıcı grupları da ziyaret edecek. İsrail, Almanya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, Romanya, Lübnan, Hindistan, Suudi Arabistan, BAE,Azerbaycan, Rusya, İran, Irak'dan büyükalım grupları geliyor'' dedi. “2010’da ihracat hedef 2010 yılında 2,5 milyar dolar” MOSDER Başkanı Nazif Türkoğlu ise fuarın gerek metre kare gerek katılımcı sayısı gerekse ziyaretçi sayısı anlamında Avrupa ve Asya'da organize edilen en büyük ve en kapsamlı fuar olduğunu söyledi. Fuara ilginin yoğun olacağını dile getiren Türkoğlu, fuarın hem iç pazar hem de ihracat pazarı anlamında Türkiye'ye, sektöre, sanayiciye, tasarımcı ya ve tedarikçilere önemli katkılar sağlayacağını kaydetti. Mobilya ihracatının 2010 yılında 2,5 milyar dolar seviyesine ulaşacağını belirten Türkoğlu, şöyle konuştu:''Mobilya sektörü, emeğin yoğun olduğu bir alandır. Yüzde 100'e yaklafan yerli hammadde girdisine sahip, dıf ticaret açığı vermeyen bir sektördür. Bu münasebetle, dünyada bir ekonomik kriz yafanıyor olmasına rağmen sektörümüz, ihracat hacmi ile istihdam gücü ile ve yatırımlarıyla ekonominin moral kaynağı olmaya devam etmektedir. Sektörümüzde 30 bine yakın üretici, 30 binden fazla da perakendeci olmak üzere 60 binden fazla ifyeri faaliyet göstermektedir. Yan sanayisiyle birlikte 500 binden fazla kifiye if imkanı sağlayan bir sektör durumundadır. Türkiye'den dünyanın 170 ülkesine mobilya ihracatı yapılmaktadır.''
''KDV oranlarının %8’e indirilmesini istiyoruz” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Mobilya Sektör Meclisi Bafkanı Davut Doğan da mobilya sektörünün 2008'de 1 milyar 400 milyon doları afkın ihracat gerçekleştirdiğini ve geçen yıla göre yüzde 40 büyüdü ğünü söyledi.Sektörle ilgili bazı sıkıntıları da anlatan Doğan, ''Mobilya sektörü lüks tüketimi olan bir sektör değildir. Bu yüzden KDV oranlarının yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmesini istiyoruz. Sektörümüz emek yoğun olduğu için istihdam konusunda üzerimizdeki yüklerin haffemesi gerekiyor. Devletimizin meslek liselerine ağırlık vererek daha fazla kalifye eleman yetiftirmesi gerekiyor. İşçi çok ancak kalifye olması işlerimizi daha kolaylaştırmaktadır'' diye konuştu. ''Yeni pazarlar bulmamız şart!” Türkiye İhracatçılar Meclis (TİM) Bafkanı Mehmet Büyükekşi ise mobilya sektörünün son yıllarda ihracat rakamlarının arttığını ifade ederek, funları kaydetti: ''2008 yılında Türkiye 131 milyar dolar ihracat gerçekleftirmiftir. 2007 yılına göre yüzde 21 artış sağlanmıştır. 19 sektörümüz buna mobilya da dahil 1 milyar dolar üzerinde ihracat yapmıştır. Türkiye'den 28 ülkeye 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleşti. Yine 11 ilimizin 1 milyar dolar üzerinde ihracat gerçekleftirdiğini görmekteyiz. Bu verilen rakamlar krize rağmen alınmıştır. Krizden elbette etkileneceğ iz ancak nasıl daha az etkileniriz onun için çalışıyoruz. Bunun için yeni pazarlar bulmamız şarttır. Özellikle komşu ve Orta Doğu ülkelerine yönelebiliriz.''
SEKSEN BİN ZİYARETÇİKonufmaların ardından açılışı gerçekleştirilen fuara 300 frma katılıyor. Yaklafık 120 bin metre kare alanda düzenlenen fuara 5 bini yabancı toplam 80 bin ziyaretçinin katıldığı bu önemli etkinliğe daha çok İran, Hindistan, Yunanistan, Bulgaristan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Fas, Lübnan, Irak, Rusya, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Romanya gibi çevre ülkelerin yanısıra Hindistan, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’dan gelen ziyaretçilerin büyük ilgisiyle karşılaşılan fuarda Milano Mobilya Fuarı nın düzenleyicilerinden Federmobili Dernek bafkanı Enrico Pravano, dergimizin de üye olduğu Uluslararası Mobilya Yayıncıları Birliği IAFP üyeleri ve DTM davetlisi alım heyetleri de hazır bulunarak Türk mobilya endüstirisi hakkında detaylı bilgi alma fırsatını buldular.
KÜRŞAT TÜZMEN KARAMSAR DEĞİL
31 Ocak Cumartesi günü fuarı gezen ve basın mensuplarına bir de demeç veren Devlet Bakanı Kürfat Tüzmen, 2008 yılında Türkiye'nin 132 milyar dolar ihracat, 201,8 milyar dolar da ithalat yaptığını belirterek, 2002 yılında 36 milyar dolar ihracat rakamından 2008 yılı sonunda 132 milyar dolara ulaşıldığını ifade etti.
“Dünyanın en büyük mobilya fuarlarından biri” Tüzmen föyle devam etti: ''İşte bu, Türkiye’nin bütün sektörleriyle böylesine bafarı hikayesini yazmamız anlamına gelir. Yani neredeyse 100 milyar dolara yakın bi ihracatı bu kadar bir sürede 2002 ile 2008 yılları içerisinde Türkiye gerçekleştirme başarısını göstermiftir. Bu bizim gücümüz, bakın burada da mobilya fuarının açılışını yapıyoruz. Gerçekten ben şuna bakıyorum; arkadaşlarımız geçen seneye göre yaklaşık yüzde 20 gibi bir oranda fuar alanı genişletilmiş durumdalar. Krize rağmen fuar alanının yüzde 20 genifletilmesinin başarısını çok anlamlı buluyorum. Burası fimdi dünyanın en büyük fuarlarından biri. 120.000 metrekarede yapılıyor ve İstanbul, mobilya sektörünün bulufma merkezi haline gelmiftir.'' “Kriz sonrası çok ciddi yeni hamleler yapacağız”: "Biz artık 132 milyar dolar ihracat yapan, 201,8 milyar dolar ithalat yapan bir ülke olarak neresinden baksanız 333 milyar dolar dıf ticaret hacmine ulaftık 2008 yılında. Türkiye ihracatta 2002 ile 2008 yılları arasında altı altın yıl yaşamıştır. İhracatta rekorlar kırılmıştır. 2009 senesinde dış ticaret hacmi olarak bu hacmi bulamayacağız size söyleyeyim. 2009 yılında ihracatta yaklafık yüzde 17, ithalatta da yüzde 25 azalma bekliyoruz. 100 milyar doların üzerinde ihracat yapabilme kapasitesini devam ettirebilirsek ölçek ekonomisi kurallarına göre bizim ihracatımız kritik kütleyi aşmış olur ve bundan sonrası daha rahat olur. Kriz döneminin geçmesinden sonra da çok ciddi bir şekilde yeni hamleler yapacağız.'' “Türkiye dünya pazarlarından daha fazla pay almaya çalışacak” Tüzmen, 2012 yılında 200 milyar dolar ihracat, 2023 yılında da 500 milyar dolar ihracat rakamına ulafmayı hedeflediklerini ve ihracatı artırmak için çalıfmalara devam edeceklerini söyledi. Kürşad Tüzmen, dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle büyük ihracatçı ülkelerin yüzde 40-50 arasında ihracat kaybı olduğunu ve Türkiye'nin dünya pazarlarından daha fazla pay almaya çalışacağını bildirdi. Fuarda gazetecilerin Davos hakkındaki sorularını da yanıtlayan Tüzmen, föyle konuftu: ''Bizim İsrail'le ticaretimiz yaklaşık 3,5 milyar dolar. İsrail'e biz Türkiye olarak 2 milyar dolar ihracat yapıyoruz, 1,5 milyar dolar da ithalat yapıyoruz, 500 milyon dolar da fazlamız var. Ticari ilişkilere bunun yansıyacağını zannetmiyorum. Herkes kendisini bir kez daha gözden geçirip bu süreci tekrar doğrularda bulufma noktasına itecektir. Dolayısıyla ben önümüzdeki dönemde Türkiye gibi, bölgedeki bütün ülkelerde barış, huzur, istikrar isteyen bir ülkenin çalıfmaların bütün dünyanın destek vereceğiini zannediyorum.''
TASARIM YARIŞMASIİstanbul Fuarcılık ve MOSDER işbirliğinde düzenlenen ve Türkiye’nin mobilya Oscar’ı sayılan İMOB Tasarı m Yarışmasının ödül töreninde bu yıl da birbirinden farklı çalıfmalar yarıştı. Tasarımcıların ve tasarımı mobilya ürününe dönüftüren üreticilerin sektörce tescilini sağlamayı amaçlayan ve yanlızca fuarda sergilenen ürünlerin katılabildiği yarıfmanın jürisi, yemek odası, oturma grubu, genç odası, yatak odası ve aksesuar olmak üzere 5 dalda verilen ödülleri frmalar arasında paylaftırdı. Fuara katılan 25 frmanın toplam 74 ürününü inceleyen seçici kurul üyeleri arasında Marmara Üniversitesi İç Mimarlık Bölümünden Prof. Dr. Yalçın Özel, Doğuf Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünden Yardımcı Doçent Doktor Önder Turan, Mimar Sinan Üniv. Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünden Yardımcı Doçent Doktor Senem Onur, İçmimarlar Odası İstanbul Şubesi İkinci Başkanı Cenk Çakıl ve Mobi Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Rafit Karaaslan bulunuyordu. Törende yapılan konufmalar sırasında MOSDER Başkanı Nazif Türkoğlu, fyatla rekabet etmenin çıkmaz bir sokak olduğunu, rekabetin ancak kaliteyle, tasarımla ve satıf sonrası hizmetle olursa aydınlık olacağını ve ancak bu kofullarda ticari hayata katkı sunabileceğini belirtti. İçmimarlar Odası İkinci Bafkanı

Cenk Çakıl ise organizasyonun önemine vurgu yaparak yaklaşık 3 milyar dolar gibi bir ticari hacmi bulunan içmimarlık sektörünün ekonomiye infaatla birlikte en fazla yön veren sektörlerden biri olduğunu ve bu sektörün en önemli parçalarından birinin de mobilya olduğunu söyledi. Fuarın çapına ve sergilenen ürünlere ve markalara bakınca mobilya sektörünün öneminin daha iyi anlafıldığını belirten Çakıl, yarıfmada hepsi de birbirinden güzel olan tasarımlar ve ürünler yarıştığı nın altını çizerek, jüri olarak strüktür yapısına, tasarımda model ve biçime, malzeme seçimine ve işçiliğe dikkat ettiklerini söyledi. Tek tek sahneye çağrılarak ödüllendirilen ürün ve frmalar şunlardır:
Oturma Grubu:1. Neo (Saloni)2. Acapulco (Çağlayan /Cascade)3. DuPont (Vanessa)Yatak Odası:1. Epsilon (Çağlayan /Cascade)2. Exclusive (Doğtaf)3. Gama (Çağlayan /Cascade)
Yemek Odası:1. Monura (MilanoMobilya)2. Elegant (İstikbal)3. Elegance (Nills)Genç Odası:1. Bratz Space (Doğtaf)2. Pandora (Teleset)3. Korsan (Doğtaf)
Aksesuar:1. ABC (Zift dizayn)2. Gama (Çağlayan /Cascade)3. Cars oyun masası(Alfemo)

ÜNİVERSİTELİLERİN TASARIMLARI DA SERGİLENDİİmob 2009’da, üniversite öğrencilerinin tasarımları da özel bir alanda ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Ana fuayedeki 200 metrekarelik özel sergi standında tefhir edilen öğrenci tasarımları, yatak odası, yemek odası, oturma grubu, kanepe ve genç odalarından olufuyor. Organizasyonla 11 üniversiteden toplanan tasarımların sergilenmesi ile birlikte üniversite -sanayi ifbirliğinin teşvik edilmesi amaçlandı. Türk mobilya markalarının küresel rekabette daha güçlü olması için tasarımın büyük önem tafıdığından yola çıkarak üniversite öğrencilerini bu alanda desteklemeyi sürdüren Mosder, sektörle ilgili değifik etkinliklere zemin teşkil eden İmob 2009’da üniversite öğrencilerinin tasarımları da ziyaretçilerin beğenisine sundu. Ana fuayede oluşturulan bu özel sergi alanında ODTÜ, Gazi, Bilkent, Kadir Has, İzmir Ekonomi, Yafar, Muğla, Maltepe, Karabük, Kocaeli ve İstanbul Ticaret üniversitelerinden öğrencilerin tasarımlarına yer verildi. Kasım 2008’de düzenlenen ‘Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım Yarıfması’nda dereceye girenlerden seçilen bu ödüllü projeler arasında kahvaltı sehpası iflevi görebilen yatak başından gençlerin odalarındaki dağınıklığa tek dokunuşla çözüm sunabilen genç odasına, uyku dışında da zaman geçirmeyi keyifi kılan yatak odasından duvarların kalktığı dekorasyon anlayışına yönelik yeni mobilya kullanım senaryolarına uzanan pek çok yenilikçi tasarım yer alıyordu:
Genç Odası Birincilik Ödülü: Çalışma masası, yatak, depo, LCD ekran ve raf ünitesini bir bütüne sığdıran tasarımıyla Gökhan Akyüz, Hacettepe Üniversitesi. İkincilik Ödülü: Stüdyom, Burkay Özgün Demircin - Ortadoğu Teknik Üniversitesi. Üçüncülük Ödülü: Robust, Cemal Çobanoğlu. Kanepe Birincilik Ödülü: Oturma biçimine göre uyarlanarak, sırtlık ve tabla çözümünü de bünyesinde barındıran tasarımıyla Saliha Dönmez, Mimar Sinan Üniversitesi. İkincilik Ödülü: Emre Cemal Tufan, Ferit Aydın, Hamit Ebes - Ortadoğu Teknik Üniversitesi. Üçüncülük Ödülü: Axis - Serdar fengülen - Marmara Üniversitesi. Aksesuar Birincilik Ödülü: Askılık ve femsiyeliği Pernambuko ağacı ve Afyon mermeri ile bütünleştiren tasarımıyla Emre Cemal Turan, Ferit Aydın, Hamit Ebef, Ortadoğu Teknik Üniversitesi. İkincilik Ödülü: Düğün - Ercan Kıtıl, Ergi Vardar, Tarık Korkmaz - Marmara Üniversitesi. Üçüncülük Ödülü: İstanbul - Özlem Kok - Mimar Sinan Üniversitesi Yatak Odası Birincilik Ödülü: Yatak başlığı televizyon izlemek için yön değiftirebilen iflevsel tasarımıyla Erkal Tunta?, Muammer Erel, Erhan Yaman, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. İkincilik Ödülü: Saklambaç - Muzaffer Koçer, Ayça Güven - Ortadoğu Teknik Üniversitesi. Üçüncülük Ödülü: Duma - Cüneyt Ara, Murat Özbay - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi.














19 Ocak 2009 Pazartesi

Neden İçmimarlar bir arada olamıyor?

Bu konu çok uzunca bir süredir içmimarlar arasında tartışılan ve hala tartışılmaya devam eden bir konudur. Bunu daha içmimarlık eğitimi almaya başladığım ilk yıllarda fark etmiştim; bugün bunun nedenlerini daha iyi anlıyorum. Umarım gelecekte içmimarlık mesleği ve içmimarların yetki ve hakları için mücadele verenlerin değeri daha iyi anlaşılacaktır.

Üniversite yılları…

1989 yılında Mimar Sinan Üniversitesi, İçmimarlık Ana Sanat Dalı’nın (ki biz mezun olurken İçmimarlık Ana Sanat Dalı bölüm olmuştu.) daha ilk yıllarında bizden önceki dönemlerden bazı (belli ki öğrenci temsilcisi) gönüllü arkadaşların ellerinde bir takım formlarla bizim peşimizde dolaştıklarını hatırlıyorum… İçmimarlar Odası'na öğrenci kaydı yaptırmamız için etrafımızda pervane olan, yakaladıkları her yerde bunun önemini ve ileride bu mesleğe kazandıracakları hakkında bilgi vermeye çalışıp, cebimize form sıkıştıran bu arkadaşların şimdi ismini sorsanız hatırlayamam. Ancak onların bu meslek dalı için ne kadar özveri ile çalıştıklarını; bizim bu ilgi ve heyecana sadece seyirci kaldığımızı, baktığımızı ama göremediğimizi şimdi fark ediyorum... Çok şükür ki aramızda bunu anlayan birkaç değerli arkadaşımız bizi ikna etmiş de mezun olmadan meslek odasına kaydımızı yaptırmışız… Muhtemelen bizden çok önceki dönemler de benzer durumdaydı; bugün bile çok şeyin değişmediğini görebiliyorum.

Geçmişten geliyor, bugün de devam ediyor…

İçmimarların birarada olamamalarının bir diğer gözden kaçırılan ve üzeri örtülmeye çalışılan nedeni de şu; anlaşılıyor ki daha o yıllarda meslek bilincinin oluşması için birilerinin deli dolu bu gençleri yönlendirmesi gerekiyormuş… Bunun da hepimizin bildiği gibi bu öğrencileri mesleğe hazırlayan eğitimciler tarafından yapılması gerekiyordu. Mesleki teknik eğitimin yanında, sosyal yaşam, mesleki zorluklar ama bir o kadar önemli olan mesleki dayanışma konusunda yol gösterilmesinin önemi bugün yaşanan zorluklardan, engellemelerden ve çıkan tartışmalardan daha iyi anlaşılmaktadır.

Mimarlık fakültesine bağlı olan içmimarlık bölümü eğitimcilerinin neredeyse tamamına yakınının mimar olduğunu, aralarında bir elin parmağını geçmeyecek sayıda içmimar ve tasarımcı eğitimci olduğunu hatırlıyorum. Bu sorun bugün de devam ediyor. İçmimarlık bölümünü açan üniversiteler, içmimar eğitimci bulmakta oldukça zorlanıyor, mimar olan eğitimcilerin sayısı hızla artıyor. Geçmişte mimar eğitimcilerin gerek kariyer, gerekse yaş olarak bölümlere hâkimiyetinin ve tahakkümünün olduğu açıkça görülüyordu. Zaten bu durum neredeyse hepimizin ortak kanaati gibiydi. Hatırlıyorum, üniversite yıllarında sanki bir tepki gibi, içmimar eğitimcilerden alınan dersler keyifli geçer, sabırsızlıkla beklenir, haliyle notlar ve projeler de çok daha yaratıcı ve başarılı olurdu….

Mimar eğitimcilerin dersleri keyifsiz, sıkıntılı geçer, notlar da genelde kötü olurdu…Aslında bu durumun bugün avantaj sağladığını kabul etmek gerekir; mimarlık doktrinine bağlı verilen eğitim programının faydalarını görmüyor değilim. Ama keşke geçmişte mimar olan eğitimciler, içmimarlık bölümlerinin daha açıldığı ilk yıllarda başlayan ve bugün de benzer yaklaşımlarla devam eden bu mesleğe ve 1975 yılında kurulan bir meslek odasına karşı olan, refüze edici ve yadırgayıcı, politik tavrını bir kenara bırakıp, ileriye, mesleğin geleceğine ve dünyada neler olup bittiğine baksalardı demekten kendimi alamıyorum....

Eğer geçmişte bu kabul layıkıyla yapılmış ve eğitimcilerimiz içmimarlık mesleğinin varlığını ve geleceğini düşünüp benimsemiş olsalardı; mesleki dayanışma ve meslek bilinci olan binlerce içmimar, bugün bir meslek odasının veya başka bir STK’nın çatısı altında birlikte ve dayanışma içinde olurdu. Ama malesef bugün bu dayanışma ve birliktelikten söz etmek mümkün değildir.

Geçmişte kendileri için oluşabilecek ekonomik ve akademik kaygılardan endişe duyan ve içmimarlık mesleğinin gerekliliklerini yerine getiremeyen eğitimciler, o gün inanmakta zorluk çektikleri ve gelecekte potansiyel bir meslek dalı olabileceğini göremedikleri, içmimarlık mesleğinin örgütlenerek bir arada olmasına da gerek duymamıştır. Üstelik buna destek olmayarak, yol gösterici olmamış, bilakis geciktirmiş, engellemiş ve izin verdirmemiştir.

Aslında geçmişte içmimarlık mesleğinin tanımı, içmimarın hak ve yetkileri, beraberinde eğitiminin kalitesi ve düzeyinin sınırları belirlenmiş olsaydı, bugün, mimarlar ve içmimarlar arasındaki ayrım ve uyum daha net anlaşılacaktı. Bugün içmimarlık eğitiminde sorunlar yaşanıyor, mezun olan öğrencilerin kalitesizliğinden ve mesleki dayanışmanın eksikliğinden, hak ve yetkilerin gasp edildiğinden bahsediliyorsa bunun temelinde geçmişte yapılan eksikliklerin, yanlışların ve kötü niyetin olduğu muhakkaktır.

Cenk ÇAKIL

Mimarlık ve İçmimarlık mesleğine genel bir bakış...


Mimarlık mesleği ve mimar…

Mimarlık, insanın dünya üzerinde var oluşu ile başlayan ve varlığını sürdürebilmesi için gereken, korunma, barınma ve çevresini düzene sokma ihtiyaçları ile birlikte gelişen bir kavramdır. Mimarlık mesleği, Mısır ve Mezopotamya ile başlayan, eskiden olduğu gibi bugünde aynı şekilde zenginlik, güç, din ve politika gibi sosyal ve kültürel, ihtiyaçlara cevap veren bir kentleşme ve toplumsal gelişimin ifadesi olarak devam etmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere mimar ekonomik gücün olduğu dönemlerde bu gücü ellerinde tutulanlara iş yapan adamdır.
İmparatorlar, krallar, prensler, padişahlar ve büyük devlet adamları isimlerini tarihe yazmak amacıyla, mimarlara yapı yaptırmışlardır, dolayısıyla tarihi boyunca müşterisiz mimarlık olmamıştır. Zevk için mimarlık yapılmaz, bu yüzden mimar, ressam, heykeltıraş gibi sanatçılardan daha çok, taş ustası, demirci, marangoz gibi meslek gruplarına daha yakındır.
Bu yüzden geçmişten gelen ve halen devam eden bir meslek bilinci içinde gelişmiş ve bu durum meslek grubuna mensup kişilerinde bir arada olma gerekliliğini getirmiştir. Batıda ve Osmanlılıda, mimarlar loca ve benzeri örgütlenme ve gruplaşmalarla bir arada olmuştur, gelenek bugünde biraz çeşitlenmiş ama bozulmadan devam ettirilmiştir.(Bkz. Neden içmimarlar bir arada olamıyor?) Bunun en önemli sebebi yukarıda bahsettiğim liderin kendini yapı ile ifade edebilmesi ve bu sebeple mimara duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır.

Mimar ve İçmimar ihtiyacı…

Mimarlık kavramı her ne kadar tarihsel geçmişinde ve bugünde, sosyal ve kültürel gelişimin bir ifadesi olarak, çoğulcu bir yaklaşımın görüşü olarak; toplum faydasına imkân sağlayan bir disiplin olarak görülse de, günümüzde bu misyonundan biraz uzaklaşmıştır. Bugün Mimara ve İçmimara duyulan ihtiyacı, ‘Marifet mangıra tabidir.’ sözü ile açıklamak sanırım daha uygun olacaktır. Öyle ya eğer bir yapı ya da özel bir dekorasyon yaptırmak istiyorsan, paran var demektir. Bu her zaman böyle olmuştur, böyle de devam edecektir. Mimarlık tarihinde batıda ve doğuda bulunan görkemli mimari üsluptaki, saraylar, dini yapılar, malikâneler, hanlar, hamamlar v.s. hepsi muhteşem dekorasyonlarla ve tezyinatlarla doludur. Mimarların ya da dekoratör tabir edilen zevk sahibi olduğu düşünülen kişilerin elinden çıkan bu işler, alanında usta olan kişilere
yaptırılırdı.

Mimarlıkta, uzun yıllar süren üslupsal hareketlerden, şehircilik ve imar değişikliklerindeki sosyal, siyasi ve ekonomik birtakım kaygılardan, korunması gereken tarihi şehir ve yapı gruplarından ve kimi zaman bile, müelliflik haklarından kaynaklanan özel durumlardan dolayı, içi kadar değişime müsaade eden bir gelişim gösterememiştir. Yapılar uzun yıllar değişmeden kalsa bile, içinde yaşayanlar defalarca değişmektedir. Her yeni gelen kendinden bir şeyler katmakta, zevki, beğenileri ve ihtiyaçları doğrultusunda bir takım düzenlemeler yapmaktadır; hatta çoğu zaman yapının fonksiyonunu bile değişmektedir.

Yapıyı tasarlayan, projelendiren mimar genellikle içi ile ilgili birçok şeyi de beraberinde düşünmek zorundadır; zaten aksi de düşünülemez. Ancak günümüzde teknoloji, ihtiyaçlar, kullanıcılar, moda, trend ve daha birçok etken farklı bir disiplin ve uzmanlık alanı olan, İçmimarlık mesleğinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bugün artık mimarlık ve içmimarlık mesleklerinin bir arada çalışma zorunluluğu kaçınılmaz hale gelmiştir. Geçmişte olduğu gibi bugünde her türlü içmekanın tasarımı ve dekorasyonu ile ilgili mimara, içmimara ve tasarımcıya duyulan ihtiyaç, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmişlik, zenginlik veya ihtişam ve gösteriş, ifade eden yapılar ve bu yapıların içmekan düzenlemeleri için geçerli olmaktadır.

Dekorasyon konusundaki ihtiyaçlarını ev ekonomisi düzeyinde kendi kendine yapılandıranlar ise genellikle ekonomik olarak orta seviyede olanlardır. Ama asıl önemli noktada budur; İçmimarlık-Dekorasyon- Tasarım konularının ve bunlara duyulan, ihtiyaçların ve hatta oluşacak standartlardan kaynaklanan yaptırım ve gerekliliklerin, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik koşullar ile toplumsal bilincin ve bu gelişimlerin seviyesi,hızı ve sınırları ile doğrudan ilişkisi vardır. Toplumun geneline yayılan ve arz ve talebe bağlı olarak gelişen bu sözünü ettiğimiz alanlar, sağlam temelleri varsa kendini ispatlar, temsilcilerini belirler, gelişir, önce yurt içinde sonra yurt dışında söz sahibi olur, pazar bulursa gelişerek büyür. Zamanla da kaçınılmaz olarak farklılıklaşır, çeşitlenir ve başkaca şeylerden beslenerek yaratıcı, üretkenliğin yolunu açar.

Endüstrileşme devrimi ile sanayileşen ve modernleşme ile gelişerek zaman içinde zenginleşen batı, verdiği eğitim ve öğretimin yanında, kişiye sosyal olmayı ve zamanı gelince kendi ayakları üzerinde durmayı öğretiyor. Sosyal bilimcilere ve kişisel gelişim uzmanlarına göre, kişinin içinde olduğu sosyal yaşamı, iş ve aile yaşamında başarıyı beraberinde getiriyor. Bu şekilde ekonomiye katkıda bulunması sağlanan birey ( Düşünsenize birey olmuş kişinin aileden ayrıldıktan sonra ki sorumluluğunu ve üzerine düşen yükü, bu aynı zamanda, yeni bir iş, yeni bir ev, evlilik, çocuk ve her türlü ihtiyaç demektir.) aynı zamanda değerleri sahipleniyor, korumayı, bilinçli tüketmeyi, tasarrufu öğreniyor. Bu her geçen gün artarak devam eden yeni ihtiyaçları, yeni pazarları, kaliteyi, çeşitliliği, farklılığı ve gelişen yaratıcı zevkleri beraberinde getiriyor.

Bugün, ülkemiz için Mimarlık – İçmimarlık – Dekorasyon - Tasarım gibi konulardan layıkıyla söz edebilmek, tartışabilmek ve geleceğinden söz edebilmek için önce, sosyal, kültürel ve özellikle ekonomik olarak zenginleşme sürecimizin grafiğine bakmak daha isabetli olacaktır.

Cenk ÇAKIL

6 Ocak 2009 Salı

2 ŞEY



İki şey kalitesiz insan özelliğidir...

Şikayet etmek
Dedikodu yapmak

İki şey çözümsüz görünen problemleri çözebilir...

Bakış açısını değiştirmek
Kendini karşındakinin yerine koymak

İki şey yanlış yapmanızı engeller...

Olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
Hak yememek

İki şey geri bırakır...

Kararsızlık
Cesaretsizlik

İki şey çözüme yaklaştıran adımdır...

Tebessüm
Gerektiği zaman susmayı bilmek

Türk Usulü Başarının Formülleri

İşe başlamadan: İNŞALLAH
İşe başlarken: BİSMİLLAH
Şaşırırsak: ALLAH ALLAH
Kendimize güvenirsek: EVELALLAH
Azmedersek: ALİMALLAH
İşten vazgeçersek: EYVALLAH
Sonuna kadar gitmek istersek: YA ALLAH
Taahhüt edersek: VALLAH BİLLAH
Canımızı sıkarlarsa: FESÜPHANALLAH
Daha da sıkarlarsa: HASBİNALLAH
Pes edersek: İLLALLAH
İşe coşku ve heyecanla sarılırsak: ALLAH ALLAH
İşi başarı ile bitirirsek: MAŞALLAH
İşi başaramazsak: HAY ALLAH