Cenk ÇAKIL
Aigai 26 Mayıs 2008
STRES
AZI KARAR, ÇOĞU ZARAR
Stres, bireyin duygusal veya fiziksel durumuna karşı olası bir tehdit algıladığında, vücudunda ya da beyninde oluşan tepkidir.( Lazarus 1991 )[1]
Genel çevresel faktörlerin yanında, çalışma koşulları ve özel hayatın niteliğinden kaynaklanan stres, sadece kötü olaylar yaşandığında değil, karşılaşılan ya da beklenilen mutluluk verici ( Örneğin; Düğün, terfi, doğum ) durumlarda da ortaya çıkabilir.
Yerkes- Dodson [2] kanununa göre kişi ancak orta düzeyde stres olduğunda en yüksek performansını göstermektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, mevcut olan gerilimi kontrol edebilmek ve değişime uyum sağlayabilmektir. Bu yüzden stres yaratan nedenlerin başında yaşamsal değişikliklerin ve uyum süreçlerinin geldiği söylenebilir.
Genel olarak STRES’e neden olan etkenler aşağıdaki gibidir;
Baskı : Kişisel mükemmellik standardına ulaşmak için kendimizi zorladığımızda ortaya çıkan içsel baskı, yapıcı ya da yıkıcı olabilir. Dışarıdan gelen isteklerde bu baskıyı arttırabilir. Yaşam boyu hem kendi, hem de ailemizin ve çevremizin beklentilerini yerine getirme ve başarılı olma zorunluluğu stres yaratır.
Engellenme: Kişinin amacına ulaşmasına engel bir durum oluşunca da stres meydana çıkar. Günümüzde çalışma hayatımızda işyerlerinde karşılaştığımız birçok durum ve fiziksel etkende strese neden olur. Örneğin, Aşırı büyük veya küçük mekânlar, asosyalleştiren yapılar, dengesiz yerleşim kompozisyonları, gürültü, kötü koku, yetersiz ışık ve hava, güvensizlik, yanlış renk seçimi gibi daha birçok etken, çalışanların psikolojisini olumsuz etkilemektedir.
Çatışma : Aynı anda iki ya da daha fazla uyuşmayan istek, fırsat, gereksinim ya da amaçla karşılaşıldığında çatışma ortaya çıkar. Çatışmaları hiçbir zaman tam çözemeyiz. Bir miktar engellenme yaşamamızda kaçınılmazdır. Bu durum çatışmanın doğurduğu stresi artırır.
AZI KARAR, ÇOĞU ZARAR
Stres, bireyin duygusal veya fiziksel durumuna karşı olası bir tehdit algıladığında, vücudunda ya da beyninde oluşan tepkidir.( Lazarus 1991 )[1]
Genel çevresel faktörlerin yanında, çalışma koşulları ve özel hayatın niteliğinden kaynaklanan stres, sadece kötü olaylar yaşandığında değil, karşılaşılan ya da beklenilen mutluluk verici ( Örneğin; Düğün, terfi, doğum ) durumlarda da ortaya çıkabilir.
Yerkes- Dodson [2] kanununa göre kişi ancak orta düzeyde stres olduğunda en yüksek performansını göstermektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, mevcut olan gerilimi kontrol edebilmek ve değişime uyum sağlayabilmektir. Bu yüzden stres yaratan nedenlerin başında yaşamsal değişikliklerin ve uyum süreçlerinin geldiği söylenebilir.
Genel olarak STRES’e neden olan etkenler aşağıdaki gibidir;
Baskı : Kişisel mükemmellik standardına ulaşmak için kendimizi zorladığımızda ortaya çıkan içsel baskı, yapıcı ya da yıkıcı olabilir. Dışarıdan gelen isteklerde bu baskıyı arttırabilir. Yaşam boyu hem kendi, hem de ailemizin ve çevremizin beklentilerini yerine getirme ve başarılı olma zorunluluğu stres yaratır.
Engellenme: Kişinin amacına ulaşmasına engel bir durum oluşunca da stres meydana çıkar. Günümüzde çalışma hayatımızda işyerlerinde karşılaştığımız birçok durum ve fiziksel etkende strese neden olur. Örneğin, Aşırı büyük veya küçük mekânlar, asosyalleştiren yapılar, dengesiz yerleşim kompozisyonları, gürültü, kötü koku, yetersiz ışık ve hava, güvensizlik, yanlış renk seçimi gibi daha birçok etken, çalışanların psikolojisini olumsuz etkilemektedir.
Çatışma : Aynı anda iki ya da daha fazla uyuşmayan istek, fırsat, gereksinim ya da amaçla karşılaşıldığında çatışma ortaya çıkar. Çatışmaları hiçbir zaman tam çözemeyiz. Bir miktar engellenme yaşamamızda kaçınılmazdır. Bu durum çatışmanın doğurduğu stresi artırır.
Üç çeşit çatışma vardır;
1- Birbiriyle uyuşmayan iki amaca aynı anda çekim duyulması nedeniyle olan
Yaklaşma çatışması 2- İstenmeyen iki seçenekten aynı anda kaçılmak istenmesi ve kaçılamaması sonucu oluşan kaçınma çatışması 3- Aynı amaçta hem çekici hem de itici özelliklerin olması nedeniyle hem yaklaşma, hem de uzaklaşma eğiliminden doğan yaklaşma-kaçınma çatışması
Yaklaşma çatışması 2- İstenmeyen iki seçenekten aynı anda kaçılmak istenmesi ve kaçılamaması sonucu oluşan kaçınma çatışması 3- Aynı amaçta hem çekici hem de itici özelliklerin olması nedeniyle hem yaklaşma, hem de uzaklaşma eğiliminden doğan yaklaşma-kaçınma çatışması
STRES’e neden olan etkenlerin sonucunda ortaya çıkan belirtiler de genel olarak şunlardır;
Fizyolojik Belirtiler: Tikler, Kan basıncı, yorgunluk, mide rahatsızlıkları, kilo kaybı, baş ağrısı, çarpıntı, şeker hastalığı, kanser, soğuk yada sıcak basması, ellerde ve bacaklarda titremeler, nefes darlığı, sese karşı aşırı duyarlılık, uykusuzluk, vücut ağrıları, kasılma ve eklem ağrıları…
Duygusal Belirtiler: Artan gerilim, anksiyete, depresyon, sinirlilik, boşluk hissi, karamsarlık…
Davranışsal Belirtiler: Aşırı yeme yada yememe, alkol ve ilacın kötüye kullanımı, agresif yada pasif davranış biçimleri, çatışma, işe duyarsızlık, isteksizlik…
Zihinsel Belirtiler: Unutkanlık, konsantrasyon bozukluluğu, kararsızlık, organize olamama, zihin karışıklılığı, ilgisizlik, matematik hataları, sosyal hayatta yoksullaşma, olumsuzlukların üzerinde odaklanmak, kazaya meyilli olmak, kişisel iletişimde zayıflama, azalmış yaratıcılık ve yenilik…
STRES’le başa çıkmanın yolları
Stresle başa çıkmanın iki temel yolu vardır. Doğrudan ve savunucu şekilde başa çıkmak; ancak kaynak her ne olursa olsun, ters uyum gereklidir.
Doğrudan başa çıkma: Stres yaratan bir durumla karşılaştığımızda, yani tehdit edildiğimizde, engellendiğimizde ya da çatışma içinde olduğumuzda yüzleşme, uzlaşma ve geri çekilme olmak üzere üç temel seçeneğimiz vardır.
Yüzleşme: Kişinin sorunla yüz yüze gelerek, sorunun varlığını kabul etmesi, üzerine gitmesi ve amacına doğru ilerlemesi demektir.Uzlaşma: Stresle doğrudan başa çıkmada, en yaygın ve etkili yollardan biridir. İsteklerimizi elde edemeyeceğimizi, başkalarının da onu bize vermeyeceğini kabul ederiz. İstediğimizden daha azıyla yetinmeye karar veririz. Geri çekilme: Bazı durumlarda, stresle baş etmenin en etkili yolu, ortamdan çekilmek olabilir. Ancak bunu sorunlarla yüzleşmeden kaçmak olarak algıladığımız için küçümseriz. Bu yolun en tehlikeli yönü, kişinin tüm benzer durumlardan kaçınmaya başlamasıdır.
Duygusal Belirtiler: Artan gerilim, anksiyete, depresyon, sinirlilik, boşluk hissi, karamsarlık…
Davranışsal Belirtiler: Aşırı yeme yada yememe, alkol ve ilacın kötüye kullanımı, agresif yada pasif davranış biçimleri, çatışma, işe duyarsızlık, isteksizlik…
Zihinsel Belirtiler: Unutkanlık, konsantrasyon bozukluluğu, kararsızlık, organize olamama, zihin karışıklılığı, ilgisizlik, matematik hataları, sosyal hayatta yoksullaşma, olumsuzlukların üzerinde odaklanmak, kazaya meyilli olmak, kişisel iletişimde zayıflama, azalmış yaratıcılık ve yenilik…
STRES’le başa çıkmanın yolları
Stresle başa çıkmanın iki temel yolu vardır. Doğrudan ve savunucu şekilde başa çıkmak; ancak kaynak her ne olursa olsun, ters uyum gereklidir.
Doğrudan başa çıkma: Stres yaratan bir durumla karşılaştığımızda, yani tehdit edildiğimizde, engellendiğimizde ya da çatışma içinde olduğumuzda yüzleşme, uzlaşma ve geri çekilme olmak üzere üç temel seçeneğimiz vardır.
Yüzleşme: Kişinin sorunla yüz yüze gelerek, sorunun varlığını kabul etmesi, üzerine gitmesi ve amacına doğru ilerlemesi demektir.Uzlaşma: Stresle doğrudan başa çıkmada, en yaygın ve etkili yollardan biridir. İsteklerimizi elde edemeyeceğimizi, başkalarının da onu bize vermeyeceğini kabul ederiz. İstediğimizden daha azıyla yetinmeye karar veririz. Geri çekilme: Bazı durumlarda, stresle baş etmenin en etkili yolu, ortamdan çekilmek olabilir. Ancak bunu sorunlarla yüzleşmeden kaçmak olarak algıladığımız için küçümseriz. Bu yolun en tehlikeli yönü, kişinin tüm benzer durumlardan kaçınmaya başlamasıdır.
Savunucu başa çıkma: Bazen stres kaynağını bilemeyiz. Ya da stres kaynağına doğrudan ulaşamadığımız durumlar olabilir. Arabanıza biri çarpmıştır ve kaçmıştır.
Bu durumlar stres yaratır ve yapılabilecek çok az şey vardır. Bu durumlarda savunma mekanizmalarına başvurulur. Savunma mekanizmaları kişinin stresi azaltmak için, bilinçsizce başvurduğu kendini kandırma yöntemleridir. Bunlara örnek olarak; alkol ve kafein alma, sigara içme, maddenin kötüye kullanımı ya da aşırı yeme verilebilir. Kadınların daha çok kullandığı bir yöntem de alışveriş yapmaktır.
Stres ve Kaygı ile Mücadelede Önemli Noktalar,
1. Gevşeme Egzersizlerinin Uygulanması : Bilinen gevşeme egzersizlerini size önerildiği şekilde her gün kendi kendinize uygulayın ve mümkün olduğu kadar günlük yaşantınızda kullanmaya çalışın. Her gün kendinize gevşeme molaları verin ve rahat pozisyonda oturmaya, yürümeye, konuşmaya iş yapmaya gayret edin.
2. Bekleyin, Düşünün ve Yavaşça İlerleyin : Yaşam temponuzu yavaşlatın. Bir işe başlamadan önce durup bekleyin, nasıl yapacağınızı düşünün ve yapacağınız işte yavaşça ilerleyin…
3. Geleceği Planlayın: Sizi strese sokacak durumları önceden belirleyin ve bu gibi durumlarla nasıl baş edebileceğinizi, kendinizi nasıl gevşetebileceğinizi düşünün;
Başarı ve başarısızlıklarınızdan sonuçlar çıkarmak önemlidir…
4. Olumlu düşünüp iyimser olmaya çalışın: Kaygılanacağınızı düşünerek hastalık belirtilerini beklemeyi bırakın. Bu tür düşünceleri kafanızdan uzaklaştırıp gevşemeyi ve rahatlamayı düşünerek zihninizi dinlendirin.
5. Gününüzü Daha İyi Planlayın: Güne başlamadan önce o günü nasıl geçireceğinize dair plan yapın. Bu planda gevşeme molaları, sadece kendinize ayırdığınız saatler, düzenli ve sakin öğünler, yapacağınız işler yer alsın…
6. Uykunuzun Düzenli Olmasına Gayret Edin: Yatağa yatmadan yarım saat ya da bir saat önceden kendinizi gevşetin ve bu hissi yatağınızda da devam ettirmeye çalışın. Yatmadan önce eğer mümkünse ılık bir banyo sizi rahatlatacaktır. Yatacağınız saate yakın ağır öğünler yememeye gayret edin. Yattığınız zaman uyuyamıyorsanız, sürekli oradan oraya dönerek yatakta vakit geçirmeyin, kalkın ve uykunuz gelene kadar rahatlatıcı, hoş bir şeyler okumaya çalışın. Uyumak için kendinizi zorlamayın. Gevşek bırakın.
7. Yaratıcı Hobiler Edinin : Hiç bir şey, insanın düşünecek uğraşacak bir şeyi olmamasından, sadece iş düşünüp endişelenmesinden daha kötü değildir. Kafanızın da bedeninizin olduğu kadar dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bütün meşgaleler aynı zamanda sosyal yaşantınızı da canlandıracak yeni arkadaşlar, dostlar edinmenize yol açacaktır.
8. Rutin İşler Arasında Kaybolmayın: Yaşamın getireceği streslerle karşı karşıya kaldığınız zaman en büyük düşmanınız can sıkıntısı ve monotonluktur. Kafanızı sabit şeylere saplanmaktan koruyacaktır. Farklı bir yaşam tarzı, değişik bir öğle yemeği, yeni bir saç biçimi, değişik bir eğlence, seyahat, ilgilendiğiniz yeni bir konu, programınızda yapacağınız değişiklik size yardımcı olacaktır.
[1] Lazarus
[2] Yerkes-Dodson